Önceki Ayet Sonraki Ayet  
6. Sûre En’âm/11

 قُلْ سِيرُواْ فِي الأَرْضِ ثُمَّ انظُرُواْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُكَذِّبِينَ

  Kul sîrû fîl ardı summenzurû keyfe kâne âkıbetul mukezzibîn(mukezzibîne).

Kelime Karşılaştırma
kul : de, söyle
sîrû : gezin, dolaşın
fî el ardı : arzda, yeryüzünde
summe unzurû : sonra bakın (görün)
keyfe kâne : nasıl oldu
âkıbetu : sonu
el mukezzibîne : tekzip eden, yalanlayan kimseler
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = De ki: “Yeryüzünde gezin dolaşın da (Peygamberleri) yalanlayanların sonu nasıl olmuş bir görün.”

 Abdulbaki Gölpınarlı = De ki: Gezin yeryüzünü de görün inkâr edenlerin sonları ne olmuş.

 Abdullah Parlıyan = De ki: “Yeryüzünde dolaşın ve gerçekleri yalanlıyanların sonlarının ne olduğunu görün.”

 Adem Uğur = De ki: Yeryüzünde dolaşın, sonra (peygamberleri) yalanlayanların sonunun nasıl olduğuna bakın!

 Ahmed Hulusi = De ki: "Yeryüzünde dolaşın da bakın bakalım, (hakikati) yalanlayanların sonları nasıl oldu. "

 Ahmet Tekin = 'Yeryüzünde dolaşın da, peygamberlerini yalanlayanların âkıbeti nasıl olmuş, görün, inceleyin ibret alın' de.

 Ahmet Varol = De ki: 'Yeryüzünde dolaşın da yalanlayıcıların sonları nasıl olmuş bir görün!'

 Ali Bulaç = De ki: "Yeryüzünde gezip dolaşın, sonra yalanlayanların sonu nasıl oldu, bir görün."

 Ali Fikri Yavuz = De ki: “-Yeryüzünde dolaşın da hele bir bakın; o peygamberlere yalancı diyenlerin sonu nasıl olmuştur.”

 Ali Ünal = De (onlara): “Yeryüzünde gezin dolaşın; sonra da (rasûlleri ve getirdikleri Mesaj’ı) yalanlayanların sonları nasıl olmuş bir düşünün!”

 Bayraktar Bayraklı = De ki: “Yeryüzünde dolaşınız ve hakikati yalanlayanların sonlarının ne olduğunu görünüz.”

 Bekir Sadak = De ki: «Yer yuzunde gezip dolasin, sonra da, yalanlayanlarin sonunun nasil olduguna bir bakin.»

 Celal Yıldırım = De ki: (Ey inkarcı sapıklar!) yeryüzünde gezip dolaşın da sonra (hakk'ı) yalanlayanların sonunun ne olduğunu bir görün.

 Cemal Külünkoğlu = De ki: “Yeryüzünde dolaşın ve hakikati yalanlayanların sonlarının ne olduğuna bir bakın!”

 Diyanet İşleri (eski) = De ki: 'Yeryüzünde gezip dolaşın, sonra da, yalanlayanların sonunun nasıl olduğuna bir bakın.'

 Diyanet Vakfi = De ki: Yeryüzünde dolaşın, sonra (peygamberleri) yalanlayanların sonunun nasıl olduğuna bakın!

 Edip Yüksel = De: 'Yeryüzünü dolaşın da yalanlayıcıların sonu nasıl olmuş bir bakın.'

 Elmalılı Hamdi Yazır = De ki: yer yüzünde dolaşın da bakın o Peygâmberlere yalancı diyenlerin akıbeti nasıl olmuş?»

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = De ki: «Yeryüzünde dolaşın da peygamberlere yalancı diyenlerin sonunun nasıl olduğunu bir görün!

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = De ki: «Yeryüzünde dolaşın da yalanlayanların sonu nasıl olmuş, görün!».

 Gültekin Onan = De ki: "Yeryüzünde gezip dolaşın, sonra yalanlayanların sonu nasıl oldu, bir görün."

 Harun Yıldırım = De ki: “Yeryüzünde gezip dolaşın, sonra da yalanlayanların sonu nasıl olmuş görün!”

 Hasan Basri Çantay = De ki: «Yer (yüzün) de gezib dolaşın, sonra da bakın ki (peygamberleri) yalanlayanların sonu nice olmuşdur».

 Hayrat Neşriyat = De ki: 'Yeryüzünde dolaşın, sonra (da peygamberleri) yalanlayanların âkıbetinasıl olmuş, bakın!'

 İbni Kesir = De ki: Yeryüzünde gezip dolaşın da sonra bir görün, yalanlayanların sonu nice olmuştur?

 Kadri Çelik = De ki: “Yeryüzünde gezip dolaşın, sonra da yalanlayanların sonunun nasıl olduğuna bir bakın!”

 Muhammed Esed = De ki: "Yeryüzünde dolaşın ve hakikati yalanlayanların sonlarının ne olduğunu görün!"

 Mustafa İslamoğlu = De ki: "Dolaş yeryüzünü, sonra görün gerçeği yalanlayanların sonunun ne olduğunu!"

 Ömer Nasuhi Bilmen = De ki: «Yeryüzünde dolaşınız, sonra bakınız ki, tekzîp edenlerin akibeti nasıl olmuştur?»

 Ömer Öngüt = De ki: “Yeryüzünde gezip dolaşın, sonra da yalanlayanların sonunun nasıl olduğuna bir bakın!”

 Şaban Piriş = De ki: -Yeryüzünde gezin, de yalanlayanların sonunun nasıl olduğuna bir bakın!

 Sadık Türkmen = De ki: “Yeryüzünde dolaşın, sonra yalanlayanların sonu nasıl olmuş görün?”

 Seyyid Kutub = Onlara de ki; ''Dünyayı geziniz de peygamberleri yalanlayanların sonu nice oldu, görünüz?»

 Suat Yıldırım = De ki: "Dünyayı gezin dolaşın, sonra da peygamberlere "yalancı" diyenlerin âkıbetlerinin nice olduğunu bir düşünün."

 Süleyman Ateş = De ki: "Yeryüzünde dolaşın da yalanlayanların sonu nasıl olmuş, görün!"

 Tefhim-ul Kuran = De ki: «Yeryüzünde gezip dolaşın, sonra yalanlayanların sonu nasıl oldu, bir görün.»

 Ümit Şimşek = De ki: Yeryüzünde gezin de bakın, yalanlayanların sonu ne olmuş!

 Yaşar Nuri Öztürk = Şunu söyle: Dolaşın yeryüzünde de bakın nasıl olmuş gerçeği yalanlayanların sonu!

 İskender Ali Mihr = De ki: “Yeryüzünde dolaşın. Sonra bakın, yalanlayanların akıbeti nasıl oldu.”

 İlyas Yorulmaz = Deki “Yeryüzünü dolaşın da, önceki yalanlayanların durumu ne olmuş, görün. ”