Önceki Ayet Sonraki Ayet  
6. Sûre En’âm/103

 لاَّ تُدْرِكُهُ الأَبْصَارُ وَهُوَ يُدْرِكُ الأَبْصَارَ وَهُوَ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ

  Lâ tudrikuhul ebsâru ve huve yudrikul ebsâr(ebsâra) ve huvel lâtîful habîr(habîru).

Kelime Karşılaştırma
lâ tudriku-hu : onu idrak edemez
el ebsâru : görme hassaları (gözler)
ve huve : ve O
yudriku : idrak eder
el ebsâra : görme hassaları (gözler)
ve huve : ve O
el lâtîfu : lâtif, güzel, hoş, lütfeden
el habîru : haberdar olan
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Gözler O’nu idrak edemez ama O, gözleri idrak eder. O, en gizli şeyleri bilendir, (her şeyden) hakkıyla haberdar olandır.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Gözler onu göremez, o, gözleri görür, odur lütfü bol ve her şeyden haberdar.

 Abdullah Parlıyan = Hiçbir beşerî görüş ve tasavvur O'nu anlayamaz, halbuki O her türlü beşerî görüş ve tasavvuru çepeçevre kuşatır. Zira yalnız O'dur, hikmetine tam nüfûz edilemeyen ve herşeyden haberdar olan.

 Adem Uğur = Gözler O'nu göremez; halbuki O, gözleri görür. O, eşyayı pek iyi bilen, her şeyden haberdar olandır.

 Ahmed Hulusi = Ebsar (görme - değerlendirme organları) O'nu idrak edemez; O, ebsarı idrak eder (değerlendirir)! "HÛ"; Latiyf'tir, Habiyr'dir.

 Ahmet Tekin = 'Allah, gözleri ve akılları denetim ve idraki içine alırken, gözler Allah’ı dünyada göremez, akıllar dünyada ve âhirette Allah’ı kavrayamaz. O hikmetine nüfuz edilmeyen yüce varlıktır ve gizli-açık her şeyden haberdardır.'

 Ahmet Varol = Gözler onu idrak edemez. O ise gözleri idrak eder. O latiftir, her şeyden haberdardır.

 Ali Bulaç = Gözler O'nu idrak edemez; O ise bütün gözleri idrak eder. O, latif olandır, haberdar olandır.

 Ali Fikri Yavuz = Hiç bir göz onu dünyada ihata ve idrak edemez. Fakat O, (ilmiyle) bütün gözleri (varlıkları) ihata eder. O, bütün incelikleri bilir, her şeyden haberdardır.

 Ali Ünal = Gözler O’nu idrak edemez, O’na ulaşıp O’nu göremez, fakat O bütün gözleri idrak eder, görür ve kuşatır. O, Lâtif (en derin, en görünmez şeylere de nüfuz eden)dir, Habîr (her şeyden hakkıyla haberdar olan)dır.

 Bayraktar Bayraklı = Gözler O'nu göremez; halbuki O, gözleri görür. O, eşyayı pek iyi bilen, her şeyden haberdar olandır.

 Bekir Sadak = Gozler O'nu gormez,O butun gozleri gorur. O Latif'tir, haberdardir.

 Celal Yıldırım = Gözler O'nu kuşatıp göremez ; O, gözleri görüp kuşatır. O, lütuf sahibidir ve her şeyden haberlidir.

 Cemal Külünkoğlu = Gözler O'nu algılayamaz ama O, gözleri algılar. O'nun ilmi her şeyin bütün inceliklerine nüfuz eder. O her şeyden haberdardır.

 Diyanet İşleri (eski) = Gözler O'nu görmez, O bütün gözleri görür. O Latif'tir, haberdardır.

 Diyanet Vakfi = Gözler O'nu göremez; halbuki O, gözleri görür. O, eşyayı pek iyi bilen, her şeyden haberdar olandır.

 Edip Yüksel = Gözler O'na erişemez O, gözlere erişir. O Şefkatlidir, Haberdardır

 Elmalılı Hamdi Yazır = onu gözler idrâk etmez, gözleri o idrâk eder, öyle lâtif öyle habîr o

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = O'nu gözler algılamaz, O ise bütün gözleri idrak eder. O öyle latif ve öyle herşeyden haberdardır.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Gözler onu göremez, O ise bütün gözleri görür; O, lütuf sahibidir, her şeyden haberlidir.

 Gültekin Onan = Gözler O'nu idrak edemez; O ise bütün gözleri idrak eder. O latif olandır, haberdar olandır.

 Harun Yıldırım = Gözler O’nu idrak edemez. O, ise bütün gözleri idrak eder. Şüphesiz O Latîf’tir, Habîr’dir.

 Hasan Basri Çantay = Ona gözler erişemez. O (nun ilmi) ise bütün gözleri ihaata eder. O, (kulları hakkında) gerçek rıfk-u lutf saahibidir. (Her şeyden de) haberdârdır.

 Hayrat Neşriyat = Gözler O’nu idrâk edemez; fakat O, gözleri idrâk eder. Çünki O, Latîf (bütün incelikleri bilen ve nüfûz eden)dir, Habîr (herşeyden haberdâr olan)dır.

 İbni Kesir = Gözler; O'na erişemez. O ise, bütün gözlere erişir. Ve O; Latif, Habir'dir.

 Kadri Çelik = Gözler O'nu görmez, O bütün gözleri görür. Her şeyi bütün inceliği ile bilen ve haberdar olan O'dur.

 Muhammed Esed = Hiçbir beşeri görüş ve tasavvur Onu kuşatamaz, halbuki O her türlü beşeri görüş ve tasavvuru çevreleyip kuşatır: zira yalnız Odur (hikmetine) tam nüfuz edilemez olan, her şeyden haberdar bulunan.

 Mustafa İslamoğlu = Hiçbir beşeri görüş ve tasavvur O'nu kuşatamaz, fakat O her türlü beşeri görüş ve tasavvuru çepeçevre kuşatır: Yalnızca O'dur her şeye nüfuz eden, her şeyden haberdar olan.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Gözler O'nu (görüp) idrak edemez. O ise bütün gözleri idrak eder. Ve O latîftir, habîrdir.

 Ömer Öngüt = Hiçbir göz O'na erişemez, ihata ve idrak edemez. Fakat O bütün gözleri ihata eder. O Lâtif'tir, her şeyden haberdardır.

 Şaban Piriş = Gözler O’nu idrak edemez. O, gözleri idrak eder. O, lütfedendir, haberdar olandır.

 Sadık Türkmen = Gözler o’nu idrak edemez; halbuki O, gözleri idrak eder/görür. O latiftir, herşeyi haber alandır.

 Seyyid Kutub = Gözler O'nu görmez, fakat O gözleri görür. O latiftir (algılanamaz) ve her şeyden haberdardır.

 Suat Yıldırım = Gözler O’na erişemez. O’nun ilmi ise bütün gözleri ihata eder.(Gözlerin görmediği her şeye nüfuz eden, her şeyden haberdar olan) latîf ve habîr O’dur.

 Süleyman Ateş = Gözler O'nu görmez, O gözleri görür; O latif (gözle görülmez veya lutuf sâhibi), herşeyi haber alandır.

 Tefhim-ul Kuran = Gözler O'nu idrak edemez; O gözleri idrak eder; O Latif'tir, herşeyden haberdardır.

 Ümit Şimşek = Gözler Onu göremez; fakat O gözleri görür. Onun ilmi herşeyin bütün inceliklerine nüfuz eder; O herşeyden haberdardır.

 Yaşar Nuri Öztürk = Gözler onu fark edip kavrayamaz. Oysaki O, gözleri görür/bilir. O Latîf'tir, lütfu çok olduğu halde kendisi görülemez; Habîr'dir, her şeyden haberdardır.

 İskender Ali Mihr = Görme hassaları onu idrak edemez. Ve O, görme hassalarını idrak eder. Ve O, lâtiftir, herşeyden haberdardır.

 İlyas Yorulmaz = Gözler O nu algılayamaz ama, O, bütün gözlere (yarattığı her şeye) ulaşır. O latif ve her şeyden haberi olandır.