Aranılan kelime ile eşleşen ayetler

وَأُلْقِيَ السَّحَرَةُ سَاجِدِينَ

 A’râf / 120-

 Diyanet Vakfi = Sihirbazlar ise secdeye kapandılar.

قَالُوا يَا مُوسَى إِمَّا أَن تُلْقِيَ وَإِمَّا أَن نَّكُونَ أَوَّلَ مَنْ أَلْقَى

 Tâ-Hâ / 65-

 Diyanet Vakfi = Dediler ki: Ey Musa! Ya sen at veya önce atan biz olalım.

فَأُلْقِيَ السَّحَرَةُ سُجَّدًا قَالُوا آمَنَّا بِرَبِّ هَارُونَ وَمُوسَى

 Tâ-Hâ / 70-

 Diyanet Vakfi = Bunun üzerine sihirbazlar secdeye kapandılar; «Harun'un ve Musa'nın Rabbine iman ettik» dediler.

فَأُلْقِيَ السَّحَرَةُ سَاجِدِينَ

 Şu’arâ / 46-

 Diyanet Vakfi = (Bunu görünce) sihirbazlar derhal secdeye kapandılar.

قَالَتْ يَا أَيُّهَا المَلَأُ إِنِّي أُلْقِيَ إِلَيَّ كِتَابٌ كَرِيمٌ

 Neml / 29-

 Diyanet Vakfi = (Süleyman'ın mektubunu alan Sebe' melikesi,) «Beyler, ulular! Bana çok önemli bir mektup bırakıldı» dedi.

فَلَوْلَا أُلْقِيَ عَلَيْهِ أَسْوِرَةٌ مِّن ذَهَبٍ أَوْ جَاء مَعَهُ الْمَلَائِكَةُ مُقْتَرِنِينَ

 Zuhruf / 53-

 Diyanet Vakfi = «Ona altın bilezikler verilmeli veya yanında ona yardımcı melekler gelmeli değil miydi?»

أَؤُلْقِيَ الذِّكْرُ عَلَيْهِ مِن بَيْنِنَا بَلْ هُوَ كَذَّابٌ أَشِرٌ

 Kamer / 25-

 Diyanet Vakfi = «Vahiy, aramızda ona mı verildi? Hayır o, yalancı ve şımarığın biridir» (dediler.)

تَكَادُ تَمَيَّزُ مِنَ الْغَيْظِ كُلَّمَا أُلْقِيَ فِيهَا فَوْجٌ سَأَلَهُمْ خَزَنَتُهَا أَلَمْ يَأْتِكُمْ نَذِيرٌ

 Mülk / 8-

 Diyanet Vakfi = Neredeyse cehennem öfkesinden çatlayacak! Her ne zaman oraya bir topluluk atılsa, onun bekçileri onlara: Size, (bu azap ile) korkutucu bir peygamber gelmemiş miydi? diye sorarlar.